Kuruldu, kurulacak derken çakma başbakan Ahmet Davutoğlu önderliğinde nur topu gibi bir partimiz daha oldu. Kuruldu kurulmasına da pramatüre doğduğu için kuvözden çıkması zor. Logosu çınar yaprağı olan Gelecek Partisi bırakın ülkenin geleceğini kendi geleceğini bile sağlamakta başarılı olamaz. Aslı varken, görevdeyken yaptıkları ve söyledikleri ortada iken kimse çakmasına itibar etmez. Anadolu’da güzel bir söz vardır; Çınarın altında çınar bitmez. Kim bu logoyu seçmişse onlara önce bu sözü hatırlatmak gerekir. 

Ahmet Davutoğlu mesleğine akademisyen, eski başbakan yazdırmış. Üstelik diploması da varmış. Siyaset sandıkta sonuç alma sanatıdır ve en önemli diploma halkın verdiği mazbatadır. Siyaseten bugüne kadar atanmaktan başka bir vasfı olmayanların boylarından büyük işe girişmelerini anlamak mümkün değil. Boylarının ölçüsünü alanların dönüp dolaşıp gelecekleri yer de eninde sonunda Cumhur İttifakı'dır. Gelecekleri varsa görecekleri de var anlayacağınız.  Tavşan partiden sonra sıra assolistler de. Biliyorsunuz assolistler sahneye en son çıkarmış. Şimdilere sahneye çıkmak için ekonomik ambargoları bekliyor kraliçenin ödüllü lordları. Kraliçenin lordu olacağına halkın hizmetkarı olmak var bu topraklarda ve Allah razı olsun 17 yıldır her türlü musibete rağmen dimdik ayakta ve gönüllerde.  Yani anlayacağınız daha çok beklerler.  

İnsanın her olayda yol ve dava arkadaşlarının seçimi işte bu yüzden çok önemli. Bu manada acilen kabine değişikliği yanında siyasi cumhurbaşkanlığını bir kenara bırakmanın vakti geldi de geçiyor. Öyle tartışma yaratacak şekilde damada filan da değil. Devlet tüzel kişiliği altında ister toplum bilimi ister siyaset bilimi alt başlığında modelleri, açılımları denemek ve işlemediğini, eksikliklerini gördüğünde dönebilmek de büyük siyaset adamlığının gereğidir. Küreselcilerin her daim gözünün olduğu bu mübarek topraklarda zor iştir siyaset ve yeri geldiğinde kılıç gibi keskin olmazsanız oturtmazlar sizi o koltukta. 

Bakın tüm engellemelere rağmen bir yandan Akdeniz’de diğer yandan Suriye’de oyun kuran devletimize karşı tek kozları ekonomik yaptırım ve tarihçilerin inceleme ve karar vermesi gereken konularda lüzumsuz kararlar almak. İlk aşamaları geçen bu yaptırım ve kararların iç siyaset malzemesi olmaktan öteye gitmesi çok zor. Bakmayın siz Çavuşoğlu’nun İncirlik ve Küre çıkışına. Hele sen bir söyle Şanlıurfa’da ki üs ne alemde!  

Akdeniz’de son Libya anlaşması bile çok büyük bir zafer olup Yunanistan siyasetini de derinden sarsmıştır. Gelişmeler üzerine İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile yaptığı anlaşmayı gözden geçirme kararı aldı. ABD Hafter güçlerini yaptırım listesine aldı. 

Son NATO toplantısında herkesin şapkası önüne düştü ve Türkiye’nin önemini ve kararlılığını bir kez daha idrak ettiler. Özellikle Rothscild destekli Macron efendi. 

Dış siyasette bunlar olurken iç siyaset, dış siyasetten daha alengirli ve daha dikkatli olmak gerekiyor. Devletin birçok kurum ve bürokratı, çalışanı alarm veriyor birçoğu işi gücü bırakıp yoluna çıkmış, iş takipçiliğine soyunmuş. Baştan aşağı bir check up ve değişim lazım.
Bankaların Telekom şirketi sahibi olmasını anladık da simit sarayına %51 ortak olmak da neyin nesi?  

KALIN SAĞLICAKLA.