Muhammed Tayyar Türkeş : Borsada bitmeyen dram, İhlas zedeler!

Borsa ve ekonomi temelli yazılarımızda dikkat çektiğimiz hususlar gündem olmaya devam ediyor. Hep yazıyorum piyasadaki başı boşluk, mevzuattaki eksiklik ve cezaların yetersizliği, denetimsizlik, bürokrasi, patron, manipülatörlerin kan emici işbirliği, sosyal medyadaki organizasyonlar büyük mağduriyetler oluşturuyor. Hem de yetkili tüm kurumların gözü önünde. Zamanında tespit ve müdahale için Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kurullar tarafından yeni bir organizasyona geçmenin zamanı geldi de geçiyor bile. 

Borsada mağduriyet demişken yıllardır en büyük mağduriyette İhlas grubu hisselerinde. Bu noktada geçmişe dair kısa bir hatırlatma yapıp, günümüze gelmek istiyorum. Zira huylu huyundan vazgeçmiyor. Değişen tek şey sadece yöntemleri. 

Bildiğiniz üzere 1995 yılında kurulan İhlas Finans 2001 yılında kapatıldığında yaklaşık 200 bin müşterinin milyonlarca liralık mevduatı vardı. İhlas Finans, 10 Şubat 2001 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 171 sayılı kararı ile durduruldu ve şirket tasfiye sürecine girdi. İhlas Finans'ın faaliyetlerini durduran Zekeriya Temizel başkanlığındaki BDDK, gerekçe olarak, hem kötü mali yönetim hem de kaynakların grup şirketlerine aktarılmasını gösterdi. 

Bazılarının İslamiyet’in gözbebeği diye tanımladığı askerlik yaparken tanıştığım Enver Ören’in maharetli oğlu Amerikan vatandaşı Mücahit Ören bu eylemler nedeniyle ceza alsa da hep paçasını sıyırmayı becerdi. Nasıl becermesin ki? 28 Şubat`ta ABD`nin Ankara Büyükelçiliği görevinde bulunan Grossman`ı danışman olarak bile atadılar. 

İhlas grubunun halihazırda Borsa İstanbul’da işlem gören İhlas Holding, İhlas Yayın, İhlas Gazetecilik, İhlas Gayrımenkul, İhlas Haber Ajansı, İhlas Ev Aletleri ünvanı altında altı şirketi var. Bu şirketlerin ortak bir özelliği var o da halka açıklıklarının çok yüksek olması ve kısa bir süre önce yaptıkları bedelli sermaye artışları. Lakin o bedelli sermaye artışları esnasında 1.000 TL nominal değeri geçen şirket hisseleri şimdilerde borsadaki yükselişe rağmen İhlas Ev Aletleri hariç nominal değerin altında.  Bu şirketlerin ekonomi bilimi ile açıklanamayacak şekilde ortak bir özelliği daha var o da özsermaye ve sermayelerine rağmen piyasa değerlerinin bunun altında kalması. Nasıl olur demeyin burası Ortadoğu şark kurnazlığı ile Bizans entrikalarının harmanlandığı İstanbul borsası.  

Bu şirketlerin bedelli sermaye artışı için prosedür gereği SPK’ya verdiği izahnamelere ve parayı topladıktan sonra ne yaptıklarına bakın kocaman bir hiç olduğunu göreceksiniz. Peki bu paralar nereye gitti? Bu sermaye artışı esnasında hisseleri borsada süratle 1.000 TL nominal değerin üstüne çekti? Bu kadar yüksek halka açıklığa ve içi boş izahnamelere rağmen SPK bu talebi nasıl, neden onayladı? SPK neden gerekli denetimi yapmıyor? Bundan böyle bu tür olaylarla karşılaşmamak için salt SPK başkanı Taşkesenlioğlu’nu görevden almak yetmez orada yuvalanmış kriptoları da görevden almak gerekmez mi? 

Gelelim zurnanın zırt dediği yere. 

03.11.2021 tarihinde İhlas grubu şirketlerinden İhlas Yayın Holding A.Ş.’nin halihazırda %49.29 , İhlas Gazetecilik A.Ş.’nin %16.41 hissedar olduğu İhlas Haber Ajansı 4.60  TL fiyattan halka açıldı ve bir yıl dolmadan 20 kat yükselerek 81.350 TL hisse ederine uçuverdi. 

64 milyon sermayeli, 166 milyon özsermayeli , 2022 yılı 6 ayında 9 milyon  kar elde eden şirketin bugünkü değeri 5.2 milyar TL. 5.2 milyar TL’lik piyasa değerine sahip İhlas Haber Ajansının %50 hakim hissedarı İhlas Yayın Holding A.Ş.’nin piyasa değeri ise sadece ve sadece 373 milyon TL. Sizce bu işte bir gariplik yok mu? Kim ya da hangi gruplar, hangi borsa tefecileri ve spekülatörleri İhlas Haber Ajansının değerini bu kadar yükseltti? Titan saadet zinciri, ponzi yöntemiyle dolandırıcılık fiilleri bile daha masum kalır. Burada da sermaye artırımından elde edilen fonun kullanım raporuna bakın yine halktan toplanan paraların kasada tutulduğunu ve sözlerin yazıda kaldığını göreceksiniz. 

SPK ve ilgili kurumlar bundan böyle bedelli sermaye artışları ve halka arzlar için verilen izahnamede belirtilen yatırımların gerçekleşmesini süre şartına bağlamalı ve yerine getirilmediği takdirde geçici işlem yasağı da dahil olmak üzere yaptırımlar uygulamalı. 

Geçen yazımızda belirtiğim üzere son borsa vurgununda ağır yara alan aracı kurumlardan aynı zamanda bir yatırım bankası sahibi olan İnveo Yatırım Holding A.Ş’nin %85 hissedarı olan %14 halka açık Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. çıkarılmış sermayesini %54 oranında arttırma kararı almış ve SPK’ya müracaat etmişti. Bu artıştan tam tamına 353 milyon TL gelir bekleniyor. 

Bu bedelli sermaye artışına neden olan olay sonrası gelen 2022 yılı 9 aylık bilanço dip notlarında borsa operasyonunun 478 milyon liralık bir zarara neden olduğu ve bilanço dip notlarında ayrılan karşılık ile ilgili olarak şu izahat yapılmıştır.
“Şirketin, 30 Eylül 2022 tarihli Özel Durum açıklamasında, Borsa İstanbul A.Ş. Pay Piyasası ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (VİOP)’nda son dönemde yaşanan olağan dışı volatilite kaynaklı olarak ortaya çıkan gelişmeler nedeniyle Şirket ile müşterileri arasında alacak bakiyesi oluştuğu duyurulmuştur. Sermaye Piyasası Kurulu’nun 2 Ekim 2022 tarih ve 2022/52 sayılı bülteninde, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 107/1 Piyasa Dolandırıcılığı maddesi kapsamında Şirket’in bazı müşterileri hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Suç duyurusunda bulunulan söz konusu müşterilerin gerçekleştirmiş olduğu işlemler sonucunda Şirket, müşterilerin karşılayamadığı VİOP teminat takas yükümlülüklerini yerine getirmek durumunda kalmış ve ilgili müşterilerden alacaklı duruma düşmüştür. Sorunlu alacaklı durumuna düşen müşteriler için Şirket tarafından yasal takibat işlemleri başlatılmış, söz konusu bakiyeler için şüpheli alacak karşılığı ayrılmıştır.”
Bu açıklamanın ardından küçük yatırımcıların haklarını korumak için soralım ve SPK’yı göreve davet edelim. Türk Ticaret Kanunu’nun basiretli bir tacire ve anonim şirket yöneticilerine yüklediği görev ve sorumluluklara rağmen bu zararın sorumluluğu küçük yatırımcının sırtına yüklenemeyeceği gibi 2 TL’den bedelli sermaye artışına katılmadıkları için hak kaybına uğramaları kabul edilemez. SPK bu noktada emsal karar alarak küçük yatırımcının mağduriyetini engellemeli ve kusurlu davranışları nedeniyle dava açabileceklerini bir bültenle duyurmalı ve aracı kuruma idari, hukuki ve mali ceza uygulamalıdır. Uygulamalıdır ki kimsenin yaptığı yanına kar kalmasın ve bir daha böyle rezaletler yaşanmasın. 

Son olarak geçen yazımızda borsanın altın çocuğu ikinci Akın İpek olma yolunda ilerleyen matematik dehası Oğuzhan Şahinkaya ile Ziraat Portföy Yönetiminin Gübretaş’tan sonra yollarının Faruk Çelik sayesinde Escort Teknoloji Yatırım A.Ş.’de birleştiğini ve %5’in üzerinde hissedarlık seviyesine ulaştığını borsaya duyurduktan sonra sesiz sedasız bu oranın altına düşüverdi. Niye aldınız niye sattınız? Hadi açıkla da görelim… 

Bu arada Oğuzhan Şahinkaya’nın etrafındaki kişilere Gübretaş hissesi sattırıp Penguen hissesi aldırdığı ve Penguen hissesi alanların Gübretaş’taki yükselişten sonra Penguende hiç mutlu olmadıkları ve aralarının bozulduğunu konuşuluyor. 


Kalın sağlıcakla…