Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, Tophane Parkı içinde yer alan ve 33 metre yüksekliğiyle dikkat çeken Tophane Saat Kulesi, 1905 yılında Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 29. yıl dönümünde inşa edildi. İlk olarak Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) yapılan ancak lodos nedeniyle yıkılan önceki kule, yerine inşa edilen bu yapıyla bugünkü formunu aldı. Kesme taştan yapılan 6 katlı kule, zamanla hem yangın gözetleme hem de saat kulesi olarak kullanıldı. Ancak, son 30 yıldır saati çalışmaz durumdaydı.
2016 yılında, Tüm Saatçi İşadamları Derneği Başkanı Hayrettin Akpınar, kulenin içinde atıl durumda bulunan 400 kilogram ağırlığındaki saati fark etti. Bunun üzerine, Belçika'da yaşayan ve saat restorasyonu konusunda uzmanlaşmış Fatih Serhat Yurtdakal ile iletişime geçildi. Yurtdakal, saatin restorasyonuna karar vererek, 500'den fazla parçadan oluşan bu mekanizmayı titizlikle onarmaya başladı.
Restorasyon süreci, saatin orijinaline sadık kalınarak gerçekleştirildi. Eksik parçalar orijinaline uygun şekilde yeniden üretildi. Ayrıca, saatin kadranı sıfırdan imal edilerek, Osmanlı dönemine ait Türk rakamlarıyla donatıldı. Bu sayede, hem tarihi doku korunmuş oldu hem de saatin işlevselliği yeniden kazandırıldı.
Bugün, saatin mekanizması, Tophane Saat Kulesi'nin önünde özel bir cam kabin içinde sergileniyor. Ziyaretçiler, saatin her saat başında gong çalarak zamanı nasıl gösterdiğini gözlemleyebiliyor. Saat, manuel olarak 24 saatte bir kuruluyor ve her biri 60 kilogram olan iki ağırlığıyla çalışıyor. Ayrıca, saatin çeyrekleri, yarım saatleri ve saat başlarını çalma özelliği bulunuyor.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, restorasyon sürecinin sonunda yaptığı açıklamada, "Tarihi zenginliği ile zamanı tersine çeviren şehir olan Bursa'mızda hiç bilinmeyen bir değeri daha gün yüzüne çıkardık. Bu saat, Yunan işgali başta olmak üzere pek çok tarihi olaya tanıklık etmişti. Şimdi ise yeniden işlevsel hale getirildi ve kentin tanıtımına katkı sağlıyor" dedi.
Tophane Saat Kulesi'nin restorasyonu, Bursa'nın kültürel mirasına sahip çıkma ve gelecek nesillere aktarma adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Hem tarih meraklıları hem de fotoğraf tutkunları için bu mekan, şehri ziyaret edenlerin ilgisini çeken bir nokta olmaya devam ediyor.