Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çeşitli ziyaretler kapsamında Rize’ye geldi. Rize Valiliği’ni ziyaret eden Bakan Tunç, şeref defterini imzalayıp, Vali İhsan Selim Baydaş ile görüştü. Ardından Rize Adalet Sarayı’nı ziyaret eden Bakan Tunç, Başsavcı Mehmet Patlak ve Rize Baro Başkanı Ümit Peçe ile bir araya geldi. Adalet sarayı ziyareti sonrası Bakan Tunç, Rize Öğretmenevinde Rize Valiliği ve Rize Başsavcılığı tarafından düzenlenen iftar programına katıldı.
İftar sonrası programda açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, “550 bin metrekare kapalı alanı vardı tüm yargı teşkilatımızın. Müstakil adliye olarak bütün Türkiye geneli bundan 22 yıl önce. 550 bin metrekare kapalı alanı vardı. Şimdi sadece inşaatına başladığımız Ankara adliyesi 600 bin metrekare. Şu anda 6,5 milyon metrekare kapalı alana ulaşmış durumdayız. Yani 72 tane müstakil adliye sarayından, bugün 360’lara vardık. Türkiye Büyük Millet Meclisimiz son 22 yılda yoğun çalıştı. Yine en son, seçim nedeniyle meclis ara vermeden önce 8’inci yargı paketini hayata geçirdi. Bakın yıllardır konuştuğumuz temyiz süreleri, istinaf süreleri, farklı mahkemelerde 7 gün olan vardı, 8 gün olan vardı, 15 gün olan vardı, iki hafta olan vardı. Bunların artık hepsi tarihe karıştı. Daha pratik sadeleştirme nasıl olmalı? Daha çabuk nasıl sonuca ulaşabiliriz? Hızlı kararı nasıl verebiliriz? Adaletin gecikmeden tesisini nasıl sağlayabiliriz? Bu konuda meclisimiz, bakanlığımız bunları yaparken yargıdan gelen seslere kulak veriyor.” dedi.
HEDEFİMİZ DAHA YENİ ANAYASA, KATILIMCI SİVİL, DEMOKRAT BİR ANAYASA
Hedeflerinin daha yeni bir anayasa olduğunu ifade eden Bakan Tunç,“ Hukuk devleti niteliğimizi güçlendiren önemli reformlara imza attık. Yani biz bir darbe anayasası ile yönetiliyoruz. 82 anayasası darbecilerin yazdırdığı bir anayasa ve bu anayasamızda devletin kurumları, Milli Güvenlik Kurulu’ndan Yüksek Askeri Şura’ya varıncaya kadar, Hakimler Savcılar Kurulu’ndan Anayasa Mahkemesi’ne varıncaya kadar, tüm bu kurumlar özellikle vesayetçi anlayışın, darbeci anlayışın kurguladığı ve her an bir sıkıntıya yol açabilecek, demokrasiyi kesintiye yol açabilecek birtakım sorunlara yol açabilecek yapısal kurumlardı. Tüm bunların yapısını hukuk devleti ilkesine uygun hale getirerek ülkemizin, devletimizin hukuk devleti niteliğini güçlendirdik anayasamızda yaptığımız değişikliklerle. Tabii; hedefimiz daha yeni anayasa, katılımcı sivil, demokrat bir anayasa. Bunu da inşallah meclisimiz eğer bir uzlaşma sağlanırsa inşallah 28. dönem parlamentosunda hayata geçirmek nasip olur” diye konuştu.
GENÇLİK BULUŞMASINA KATILDI
Bakan Tunç, iftar programı sonrası Rize Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde düzenlenen ‘Gençlik Buluşması’na katıldı. Burada gençlere seslenen Bakan Tunç, “Adalet insanlık tarihinden itibaren aranan bir ihtiyaç. Adalet herkese hakkını vermek, her şeyi yerli yerine koymak, insan onurunu korumak. Dolayısıyla adaletin tecellisi bir devlet için hukuk devleti için önemli. Yoksa toplumda kaos olur, karmaşa olur. Toplumsal barış olmaz. Dolayısıyla adaletin tecellisi içinde gerekli şart hukuk devleti olması. Tabii hukuk devleti olabilmek için de o ülkede tarafsız ve bağımsız yargının olması lazım. Tarafsız ve bağımsız yargının da görevini yapabilmesi için iyi yetişmiş hakimlere savcılara avukatlara sahip olunması ve onların adaleti tecelli ederken uygulayacakları kanunların insanların ihtiyacına cevap verecek nitelikte olması ve bu adalete uygulayacağı mekanların da uygun bir şekilde yapılmış olması lazım. Bu üç unsura baktığımız zaman son 22 yılda ülkemizde çok büyük mesafeler aldı ve bunu da yeterli görmüyor, almaya devam ediyoruz. Yani güvenilir adaletin tesisi için çabalamaya, çalışmaya devam ediyoruz. Çok mesafe aldık daha alacağımız çok da mesafe var” dedi.
TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINI ESERLERLE DONATTIK
Siyasetin merkezine insanı koyduklarını dile getiren Bakan Tunç, “Türkiye 2002’den bu yana büyük bir kalkınma hamlesi içerisine girdi. Hem fiziki kalkınma hem demokratik kalkınma da diyebiliriz buna. Türkiye’nin 81 vilayeti Rize’sinden Edirne’sine Hakkari’sine varıncaya kadar, her alanda devrim sayılabilecek büyük eserlere sahip oldu. Hızlı trenlerden barajlarına varıncaya kadar, otobanların en ileri üniversitesine yurtlarına varıncaya kadar her alanda büyük eserlere kavuştuk. Özellikle siyasetimizin merkezine hep insanı koyduk. İnsan ne istiyorsa onu yapalım dedik. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın dedik. Bunu slogan olarak söylemedik, insanımızı güçlendireceğiz ki aile güçlü olsun toplum güçlü olsun insanı güçlendirmek için de eğitime önem verdik. Bütçede en fazla payı eğitime ayırdık. En fazla payı eskiden bütçede eğitime ayrılmıyordu, askeri harcamalara ayrılıyordu ama yerlilik oranımız yüzde yirmiydi. Çok tezat bir durum vardı. Yani hem milli savunmaya ayırıyoruz bütçenin en büyük kaynağını ama yerlilik oranımız da yüzde 22. Demek ki, yabancılara ödediğimiz paralar ve onların koordinatlarını belirlediği teknik imkanlarla dağı taşı bombaladığımız o günkü durumlar. İşte terörle mücadelede 40 yıldır başarı sağlayamamıştık. Dolayısıyla insana, eğitime, sağlığa, sosyal politikalara önem vererek insanımızı güçlendirme gayreti içerisinde olduk. Ve istikrarlı kalkınma hamleleri ile de Türkiye’nin dört bir yanını eserlerle donattık” diye konuştu.