Programa, TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra siyasetçilerin ilgi gösterdiği programa STK yöneticileri de katılım gösterdi. İmamoğlu, “Aynı zamanda fırsatlarımız da var, tehditlerimiz de. Açıkçası deprem iki şehrin de önemli bir meselesi. Birlikte çalışacağız. Biz bu konuda nice çözümler üretiyoruz.” dedi.

Programa katılan STK’lardan biri olan ancak sürenin darlığı nedeniyle İmamoğlu ile görüşemeyen yapıların kayıt altına alınması ile ilgili birçok mağduriyetler yaşandığını belirten İmar Yasasına Takılanlar Derneği Başkanı İbrahim Hacıoğlu, 6 Haziran 2018 tarihinde yayınlanan tebliğin, yapıların kayıt altına alınması ile ilgili birçok mağduriyetlerin yaşandığını söyledi. Hacıoğlu, “31 Aralık 2017 ye kadar olan yapıları kapsar’ vurgusu hiçbir şekilde yapılmadığından, vatandaş 2018 ve 2019 yıllarında yapmış olduğu yapılar için de başvurusunu yapmıştır. Burada çok büyük bir yanılgı yaşanmıştır” dedi.

Şükrü Erdem'den 24 Kasım mesajı Şükrü Erdem'den 24 Kasım mesajı

Hacıoğlu; “Belediyeler su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. Yukarıda sayılan hizmetlerin yanında belki de bir o kadar önemli olan İmar ve İmar Planları yapmak da belediyelerin görevidir. Bu şekilde şehrin büyümesi, gelişmesi ve barınma sorununu görerek buna bağlı planları yapması gerekmektedir. 5393 Sayılı belediye kanununda bu açık bir şekilde belirtilmiştir. Günümüzde yukarıda sayılan alanların pek çoğunda aksaklıklar görmekle birlikte İmar Planları yapılamayışı, olmayışı vatandaşların en temel ihtiyacı olan barınma sorununu doğurmuş, ruhsatsız, iskansız yapıların artmasına sebep olmuştur. Milyonlarca bağımsız birim ruhsat eklerine aykırılıktan yada ruhsat alamadığından bugün cezaya düşmüş, günün sonunda yıkım ile yüzleşmek zorunda kalmıştır. Devletimizin ve belediyelerin bu sorunu görmeleri ve bireysel ve milli serveti yok etmemek, vatandaşın maddi ve ruh halini çökertmemek adına Yapı Kayıt konusunda yeni bir adım atmaları zorunlu hale gelmiştir. Kuşkusuz az katlı yapılar afet yönünden daha az risk taşımaktadır. Bu sebepten kendi mülkü üzerinde, az katlı yatay mimari esasına göre yapılmış, afet riski taşımayan bu yapıların yerinde denetlenerek Yapı Kayıt altına alınmalı, bu yapıları ekonomiye katmalıdır. Bu noktada başta belediyelere, siyasilere ve TBMM sine görev ve sorumluluk düşmektedir.” ifadelerini kullandı.